26 Aralık 2013 Perşembe

Wrath of The Lich King

Wrath of The Lich King (Ceset Kral’ın Gazabı)

Azeroth uzun süredir sessizlik içinde huzurlu bir devir yaşıyordu. Savaş gezegenin, Dark Portal (Kara Geçit) ın ötesinde sürüyordu çünkü. Yıllar önce Azeroth’un kıyıma uğramasına neden olan Porlat, bu sefer krallıkları ve intikamları için savaşan Azeroth sakinlerini eski Dreanor’un kalıntılarına taşıyordu.

İttifak ve Güruh birbirlerini ve kendilerine ihanet edenleri yıldızların ötesinde kovalarken kuzeyde, Nortrend’de çokta eski olmayan bir düşman uyanmak üzereydi. Uzun zamandır güçlerini toparlıyor ve olan biteni donmuş tahtından takip ediyordu. Aynı zamanda zihninde ki mücadeleyi de sürdürmekteydi. O bu savaş ile uğraşırken, komşularında da savaş çanları çalmaya başlamıştı.

Mavi Aspect Malygos’un, Neltarion’a kurban verdiği çocukları için tuttuğu yas sona ermişti. Sonsuzluk Gözü dediği ininden çıktı Sihirören, hiçbir şey bıraktığı gibi değildi. Yönetmek ve kontrol etmekle yükümlü olduğu şey, büyü, kontrolden çıkmıştı. İnsanlar, elfler, cüceler ve inzivaya çekildiği zamanlar Azeroth üzerinde dahi yürümeyen yeni halklar büyüyü savurganca kullanıyordu onun gözünde. Bunların başını çekenin Kirin Tor olduğunu öğrendiğinde Malygos, ilk olarak burnunun ucundaki düşmanına saldırdı. Daha sonra sorunun sadece Dalaran ile sınırlı olmadığını gören Mavi Aspect tüm ölümlü sihir kullanıcılarına savaş ilan etti. Amacı mutlak bir soykırımdı. Kendisine boyun eğenler dışında herkesi kendi nezdinde yargılamış ve ölüme mahkum etmişti Mavi Ejderlerin efendisi. Büyü, gençlik zamanlarından bu yana Azeroth’a savaştan başka bir şey getirmemişti.

Mavi Ejder Sürüsü'nün Lideri Malygos, Sihirören


Azeroth’un kahramanları, Yanan Sefer’in (The Burning Crusade) başarıya ulaşmasının ardından kendi gezegenlerine, evlerine dönmek üzere yola çıktılar. Karşılaştıkları şey bıraktıklarından çok farklıydı. Güruh ve İttifak şehirleri bir bir kuşatmaya alınmıştı. Yıllar önce Loderon’da gizliden gizliye uyguladığı işgalini bu sefer apaçık ve kendi adı namına bizzat yürütüyordu eski düşman.

Lich King Arthas, zihninde Ner’Zhul a karşı verdiği savaşı kazanmış ve Scourge (Musibet) üzerinde ki mutlak kontrolünü sağlamıştı. Beş yıl boyunca gizlendiği Buztaç Kalesinde (Icecrown Citadel) ordularını toplamış ve saldırabilmek için geliştirmişti. Veba artık eskisinden çok daha güçlüydü, Scourge tamamen yenilenmişti. 

Lich King Arthas


Arthas'ın uyanışı:
 
http://www.youtube.com/watch?v=BCr7y4SLhck

Necropolisleri ölümlülerin şehirlerini zehirlemesi için gönderdi Lich King. Seferden henüz dönen kahramanların ve güçlü liderlerinin kuvvetli savunması karşısında Scourge (Musibet) bir başarı elde edemedi. Bunun üzerine Lich King iki büyük ordu topladı ve onları İttifak'ın ve Güruh’un başkentlerine, Stormwind ve Orgrimmar’a gönderdi. İlk saldırısında olduğu gibi Scourge yine püskürtüldü. Üstelik bununla yetinilmedi. İttifak ve Güruh, Nortrend’i işgal etmek için hazırlıklara başladı.

Ama bilmedikleri şey Arthas’ın da istediğinin bu olduğuydu. Musibet’in Lordu kendisi için çok güçlü hizmetkarlar yaratmak istiyordu. Bunun için Azeroth’un büyük kahramanlarını Nortrend’e çekmişti. Kahramanlar denize açılırken Arthas, bir zamanlar sahip olduğu tahtını tamamen ele geçirmek ve kendisine karşı duran tüm direnişleri yok etmek için Loderon’a, Veba Toprakları’na gitti. Musibet’e karşı toplanan ve Lodearon’da ki varlığını doğrudan tehdit eden Scarlet Crusade’ı (Kızıl Sefer) kazımak için Karanlık Prensin bir planı vardı. 

Ele geçirebildiği en güçlü savaşçılardan oluşturduğu Ölüm Şövalyesi ordusu ile Veba Topraklarını tekrar işgale koyuldu Lich King. Kızılları kolayca ezip geçen Arthas, daha sonra Lodearon’ın son direnişçileri (Gümüş Şafak) Argent Dawn’ın üzerine yürüdü. Light’s Hope Kilisesinde muhteşem bir savaş yaşandı. Lord Tirion’ın Gümüş El Paladinleri’nin yardıma gelmesi üzerine Musibet ordusu bozguna uğratıldı, Arthas’ın ölüm savaşçıları esir alındı. 

Yüksek Lord Tirion Fordring (The Ashpringer)


Bunun üzerine bizzat kendisi çıktı savaş alanına Lich King. Lord Tirion’ı ve onun takipçilerini yok edecek, yaşarken kazanamadığı Lodearon Tahtı’nı son kez ve sonsuza kadar avuçlarının içine alacaktı. Beklemediği bir şey oldu. Bir babanın şefkati Lich King’in gücünün ötesine geçti. Ölüm Şövalyeleri’nin başı Yüksek Lord Darion Mograine, babasının ruhu ile yaptığı ve Arthas tarafından kesilen bir konuşmanın ardından Lich King’in Vebası’nı yendi, özgür iradesini kazanan Darion, Arthas’a saldırdı. Onun bu çıkışı diğer Ölüm Şövalyeleri’nin de zihinlerinde ki zincirleri kırmalarına yardımcı oldu. 

Yüksek Lord Darion Mograine


Eski hizmetkarını sertçe geri püskürttü Arthas. Şaşırmıştı, ancak bu olay sadece öfkesini arttırmaya yaradı. O an orada bulunan iki orduyu da yok etmek niyetindeydi Lich King. Ancak Darion’ın ihaneti göründüğünden çok daha büyük bir hal aldı. Bozulmuş Küleden’i (Corrupted Ashpringer) Tirion’a fırlattı. Efsanevi kılıcı yakaladı Yüksek Lord. Tirion’ın kalbinde ki muhteşem inancı ve Light’s Hope’un içinde barındırdığı bu muhteşem güç bir araya geldi. Ashpringer bu muazzam enerji ile yıkandı, eski şanlı günlerinde olduğu gibi tekrar güneş misali parlamasını sağladı. Tirion, Arthas’ın ismini haykırarak ona saldırdı. Lich King geri çekilmek zorunda kaldı. Nortrend’te ki donmuş tahtına sığındı. Musibet'in Azeroth istilası sona ermişti artık. Azeroth uyanmıştı, Kutsal Işık uyanmıştı. Yüksek Lord Tirion, Arthas’ın peşini öyle kolay bırakmayacaktı. Artık Gümüş Şafak ve Gümüş El Şövalyeleri yoktu, sadece Argent Crusade (Gümüş Sefer) vardı. Lich King’in peşinden Nortrend’e gitti Lord Tirion ve tekrar özgürlüklerini kazanan Ölüm Şövalyeleri de onu takip etti Knights of Ebon Blade (Kara Kılıç Şövalyeleri) adı ile. Azeroth’un her yerine dağıttığı güçlerini tekrar Nortrend’de topladı Arthas. Kendisine doğru gelen sert yumruğun farkındaydı ve karşılık verecekti. 

The Battle for Light's Hope Chapel 
 
http://www.youtube.com/watch?v=JmXgSMw-C6k

Ölüm ile Işık’ın savaşı sürerken Mavi Ejderha sürüsü de kendi savaşlarına çoktan başlamıştı. Yakaladıkları tüm büyü kullanıcılarını yok ediyorlardı. Buna karşın hala karşısında ciddi bir rakip bulamayan Malygos, sihir kuyularına yöneldi. Azeroth’a evrenin en bilinmez yerlerinden Arcane enerjisi taşıyan bu noktaların tutulması ile Malygos amacına bir adım daha yaklaştı. Kirin Tor bu duruma kayıtsız kalamazdı, savaşa katıldı. Ancak Malygos belki beklemediği, belki de hafife aldığı bir düşman kazanmıştı Kirin Tor’un yanında. 

Kirin Tor’un Lideri Rhonin (Redhair)


Beş Ejderha Aspecti’nin lideri, ve Ejderhaların Kraliçesi Alexstrazha, korumakla yükümlü olduğu şeye, yaşama, karşı açılan bu korkunç savaşta eski müttefiki ve Kirin Tor’un lideri Rhonin’in yanında müdahil oldu. Alexsrazha’nın savaşa Dalaran tarafında dahil olmasının bir sebebi de yıllar önce Rhonin ile yaptığı bir anlaşmaydı. Bu anlaşmaya göre, Rhonin’in türü hiçbir şekilde Ejderhaların saldırısına uğramayacaktı. Kızıl Aspect sözünde durdu. Onun da katılımı ile Nexus Savaşı başlamış oldu. 

Kızıl Aspect, Ejder Kraliçe Alexstrazha, Hayatbağlayan


Musibet'i yok etmek için başlayan İttifak ve Güruh’un Nortrend istilası bir sömürge yarışına dönüşmeye başlamıştı. Nortrend’in el değmemiş ormanları ve madenleri Güruhu, petrol ve diğer egzotik zenginlikleri ise İttifakı kendisine çekiyordu. Yinede iki taraf ta amaçlarından sapmadılar. Birbirlerini müttefik kabul ederek Arthas’ın üzerine yürüdüler. Icecrown’ın devasa Gazap Kapıları (Wrathgate) İttifak ve Güruh tarafından saldırıya uğradı. 

The Battle for Wrathgate


Kuşatma yaşayanların lehine ilerliyordu. İttifakın kahraman komutanı Bolvar Fordragon, Ejderha Kraliçesinden yardım istedi. Hayat Aspect’i, Musibet'in bu dünyaya ait olmadığını söyleyerek isteği kabul etti. Ancak Yüksek Lord Bolvar, Ejder müttefiklerini bekleyecek zamana sahip değildi. Bir kez daha kapıları zorladılar. Amaçlarına ulaşmışlardı. Lich King, Işık’ın ve katlettiği halkının adaleti ile yüzleşmek için kalesinden dışarı çıktı. Güruh'un cesur bir kahramanı olan Dranosh korkusuzca Lich King’e saldırdı. Arthas tek vuruş ile onu yere yığdı. Herkesin şaşkın bakışları altında ruhunu, kılıcı Frostmourne’un içine çekti.

Dranosh Saurfang


Bolvar iyice hırslanmıştı. Artık sadece o ve Arthas kalmışlardı. Ejderlerin yardımı yakındı, Lich King bu gün devrilmeliydi. Ama ihanete uğradılar. Güruh ordusunda ki bir grup Forsaken yarattıkları yeni Veba’yı aşağıda çarpışmak üzere olan Musibet ve Yaşayanların üzerine saldı. İki orduda tamamen yok edildi. Arthas son anda tekrar kalesine sığındı. 

Yüksek Lord Bolvar Fordragon


Sonunda Kızıl Ejderha sürüsü savaşa katıldılar. Ancak onlar geldiğinde Gazapkapısı'nın önündeki korkunç manzarayı gördüler. Çabuk davranmaları ve bu Yeni Veba’yı derhal yok etmeleri gerekiyordu. Herkesin zaten öldüğünü düşünerek ateş kusmaya başladılar. Öyle ki alevler dindiğinde küllerin içinden hayat doğdu, Gazapkapısı'nın önünü çiçekler kapladı.

The Wrathgate


http://www.youtube.com/watch?v=9Pvq9D2q4UI 

Forsaken’ın Eczacılar Locası’nın bu ihaneti Gazapkapısı ile sınırlı kalmamıştı. Dreadlord Varimathras’ın ve bir kısım diğer Forsaken’ın yardımı ile Loca, Undercity'nin kontrolünü ele geçirdi. Lady Slyvanas Durotar’a kaçmak zorunda kaldı. İttifak büyük bir ordu ve muhteşem bir komutan yitirmişti, Güruh ise tüm Loderon’ı.

Lady Slyvanas Windrunner, The Banshee Queen of Lodearon


Warchief Thrall, Lady Slyvanas’ın çağrısına kulak verdi. Undercity’i yani Lodearon’ı geri almak ve hainlere cezalarını vermek üzere Dreadlord ve emrinde ki hain Forsaken’ın üzerine yürüdü.

Bedeni bulunamayan cesur generalin kalkanı ulaştı Stormwind’e. Kral Varian Wrynn Güruh’un bu ihanetine cevap vermeleri gerektiğini biliyordu. Bolvarı’ın intikamının alınması gerektiğini biliyordu. Lodearon’ın ölülerin elinden kurtarılması gerektiğini biliyordu. Derhal hazırlıkların yapılması emrini verdi. İntikamlarını ve Lodearon’ı geri almak için Undercity üzerine yürünecekti.

Yeni Güruh'un Savaşşefi, Durotar'ın Hükümdarı, Thrall (Durotan'ın Oğlu Go'el)


Stormwind Hükümdarı ve İttifak'ın Yüksek Kralı Varian Wrynn (Lo’Gosh/Hayalet Kurt)


Güruh ve İttifak şehrin her köşesinde savaştılar. Şehir hainlerden ve Dreadlord’tan kurtarılmıştı. Bu sefer sadece Güruh ve İttifak kalmıştı karşı karşıya. Warchief ve Kral birbirlerine saldıracakları sırada Jaina Proudmoore tüm İttifakı şehirden dışarı teleport etti. Undercity Savaşı, Güruh ve İttifak arasında uzun süre kalacak olan bir soğuk savaşın başlamasına neden oldu.

The Battle for Undercity (Hızlandırılmış)
 
http://www.youtube.com/watch?v=ErQ7wvAm6lo

Gazapkapısı'nda başarısız olduklarını düşünen Kraliçe Alexstrazha, aynı hatayı tekrar yapmamaları gerektiğine karar verdi. Mavi Aspect Malygos derhal ortadan kaldırılmalıydı, aynı hüsranı tekrar yaşamamalılardı. Wrymrest Accord ve Kirin Tor, Mavi Ejderha Sürüsü’nün üzerine gittiler. Sonunda Malygos, Alexstrazha ve Azeroth’un Kahramanları yüz yüze geldiler. Mavi Aspect yenildi. Devasa bedeni Sonsuzluk Gözü’nde kayboldu ve Sihrin Kalbi ondan alındı. Daha sonra yaşanan olaylarda, Mavi Ejder Prensi ve Malygos’un en büyük oğlu Arygos’un Mavi Aspect olabilmek için ejder sürülerine ihanet etmesi üzerine Kalecgos tarafından alt edildi. Kalecgos böylece Mavi Ejderlerin Lordu, Sihirören Mavi Aspect olarak taçlandırıldı.

Yeni Büyü Aspecti, Mavi Ejderha Sürüsü'nün Lordu Kalecgos Sihirören


Nexus Savaşı’nın sona ermesi sorunlardan sadece birinin çözüldüğü anlamına geliyordu. Çözümü ileride daha büyük sorunlara yol açacak bir sorunun…

Nortrend’in unutulmuş bir köşesinde, Ulduar da kimsenin haberinin olmadığı bir karanlık uyanmıştı. Eski Tanrı, namı değer Ölüm Tanrısı, Yogg-Saron, titanların kendisini bin yıllar önce hapsettiği Ulduar’daki hücresinden kurtulmayı başardı. 

Liderlerin Ulduar Toplantısı


http://www.youtube.com/watch?v=Ouoi5UZvGtg 

Ejderha Sürüleri karışıklık içindeydi. Gümüş Sefer, Musibet ile yeterince meşguldü. Güruh ve İttifak ise tekrar yan yana çarpışmaya sıcak bakmıyorlardı. Sadece Kirin Tor büyüyen tehlikeyi fark etti. Büyümeye devam ederse Musibet'ten daha büyük bir sorun haline geleceğini bildikleri Yogg-Saron tehdidine karşı Kirin Tor, Azeroth’un kahramanlarını bir araya getirdiler. Hep beraber titanların günahları ile yüzleşmek için Ulduar’a gittiler. Yogg-Saron’u gözetlemesi gereken titan hizmetkarları artık ona hizmet ediyordu. Muhafızları aştıktan sonra kahramanlar Yogg-Saron ile yüz yüze geldiler. Ölüm Tanrısı yenilgiye uğratıldı. Tekrar zincire vuruldu ve öncekinden çok daha derinlere hapsedildi.

Eski Tanrı Yogg-Saron, Ölüm Tanrısı


Bir Eski Tanrı’ın serbest kalması demek, Azeroth’un tamamen yok edilmesi gerektiği anlamına geliyordu. Kahramanlar bunun son anda önüne geçtiler. Nortrend’de artık tek tehdit Lich King idi. Gazapkapısı'ndaki hüsrana rağmen tüm Azeroth, Gümüş Seferin çağrısına kulak verdi. Gümüş Turnuva ile kahramanların içinden en iyiler seçildi, onlarla birlikte Sefer Ordusu, Icecrown’a yürüdü. Lich King’in savunmasını yararak Kale’nin içine girmeyi başardılar.

Lich King’in düşüşü yakındı.

 

Ölümün en güçlü hizmetkarları bir bir yenilgiye uğratıldı. Icecrown baştan sona işgal edilmişti. Artık tek bir yer kalmıştı, Frozen Throne… Arthas Donmuş Tahtında oturmuş kahramanları ve Tirion Fordring’i bekliyordu. Bekleyişi nihayet son buldu. Tirion elinde Ashpringer ile karşısına dikildi. Lights Hope’ta yarım kalan işlerini bitirmeye geldiğini söylediği, Kutsal Işık’ın adaletinin sonunda Arthas’a geldiğini söyledi. Lich King güldü. Tahtının tepesinde zincire vurulmuş olan Bolvar’ın ejder alevi ile bozulmuş bedenini göstererek Işık’ın adaletinin Gazapkapısı’nda öldüğünü ima etti. Arthas ve Tirion, Karanlık ve Işık, Frostmourne ve Ashpringer son kez karşı karşıya gelmişti. Tirion tam saldırıya geçtiği anda Arthas onu bir buz kütlesinin içine hapsetti. Kahramanlarının ve Azeroth’un düşüşünü görmesi için onu en sona saklayacaktı. Kahramanlar bir yandan Lich King, bir yandan da onun yaratıkları ile savaşıyorlardı. Sonunda Arthas buna bir son verdi. Tek bir darbeyle tüm kahramanları öldürdü. Frostmourne’u yukarı kaldırdı. En başından beri sözünü ettiği muhteşem savaşçılarını yaratmanın vakti gelmişti artık. 

Tüm umutların tükendiği o anda, Fordring’in kalbinde ki inanç tekrar alev aldı, tıpkı Lights Hope’ta olduğu gibi. Buzu parçalayarak kurtulan Tirion tüm gücü ile Arthas’a saldırdı. Evrenin en karanlık köşelerinde, Yanan Lejyon’un efendisi Kill’jaeden tarafından dövülen Frostmourne parçalara ayrıldı. Lich King, gücünün en büyük kaynağını kaybetti. O güne kadar onu bir tanrı yapan, kılıcının içinde hapsettiği binlerce ruh üzerine çullandı.

Tirion, Arthas’a saldırdıktan sonra, Yerde ki Kırılmış Frostmourne, ve Gürleyen Ashpringer


Sonunda Tirion’dan ve kahramanlardan aldığı darbelere dayanamayan Arthas yere yığıldı. Yedi yılın ardından, Hüküm Miferi ilk defa başında değildi. Lich King tüm gücünü yitirmişti. Namı değer Deathgod, yenilmiş ve ölüyordu. Babasının ruhu yanı başında can verirken kendisi için sadece karanlık gördüğünü söyledi.

Lodearon Prensi, Musibet'in Lordu, Lich King Arthas, düştü. Bir Kral düşerken, bir diğeri yükseliyordu.

Tam bu anda, Yüksek Lord Tirion inanmak istemeyeceği bir gerçek ile yüzleşti. Kral Terenas’ın ruhu ona “Her zaman bir Lich King olmalı.” Dedi. Bunun nedenini gayet açık bir şekilde kavramıştı Tirion. Bu yükü kendisinin taşıması gerektiğini düşünüyordu. Hüküm Miferini, yani Lich King’in tacını eline aldığı anda Bolvar’ın sesini duydu. Bolvar hayattaydı, ama artık bir insan değildi. Kendisi için bundan böyle tek bir amaç olabileceğini söyledi Tirion’a. Bozulmuş bedeni bu lanetli güce muhafızlık edecekti. Böylece Bolvar Fordragon, Trion Fordring’in elinden taçlandırılarak yeni Lich King oldu. Musibet'i ve kendisini Icecrown’a kilitledi. O günden sonra kimse bir daha onun ismini duymadı. 

Yeni Lich King, Bolvar Fordragon & Donmuş Taht


Arthas'ın düşüşü, Bolvar'ın taç giyişi

http://www.youtube.com/watch?v=qAIrj_Vqdfc
 

Dalaran bir kez daha özgürdü. Azeroth bir düşmanını daha devirmişti. Kahramanlar evlerine döndüler. Hayat eski düzeninde akıyordu. Bir süre de olsa Güruh ve İttifak savaşmaya ara verdi ve yaralarını sarmaya koyuldu. 

Hudutları tutmak için yapılan Gümüş Sefer, Azeroth’u zayıf düşürmüştü. Refahın uzun sürmeyeceğini yeterince yaşayıp görmüş herkes biliyordu. Savaş davullarının sesi bu sefer derinlerden geliyordu. Şamanlar, elementlerle konuşamıyordu. Depremler artıyor, köy ve kasabalarda kıyamet tellalları dolaşıyordu. Sesler geliyor, Azeroth bir kez daha yardım istiyordu. 

Sesler, Azeroth'un çok derin yerlerinden geliyordu. Mesela, Deepholm’den…

Lore'un devamı: The Cataclysm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder